B –
Akıntı ve Filtrasyon
1 – Akıntı
Işık için geçerli olan, akıntı içinde geçerlidir.
Aynen Işık gibi, akvaryum içersinde akıntı da önemlidir. Tatlı su
akvaryumlarından farklı olarak, tuzlu su akvaryumlarında mercanların sabit
olması nedeni ile kuvvetli ve daimi bir su sirkülasyonu gerekmektedir. Korallenriff.de daha 1999 yılında ilk
makalesi olan “Deniz akvaryumculuğuna giriş” de bunun altını çizmiş ve akvaryum
hacminin en az 5 – 10 katı bir sirkülasyonun gerekliliği vurgulanmıştı.
Günümüzde bu rakamları aynen bu şekilde vermek istemiyoruz, çünkü son
yıllardaki deneyimlerle artık bu konuda daha da bilgilendik ve akıllandık. Bu
makalenin devamında bu konuyu irdeleyeceğiz.
Açılış paragrafında belirtmiş olduğumuz gibi, mercanlar
ve diğer sabit şekilde duran omurgasızların büyük miktarda su akıntısına
ihtiyaçları vardır. Sebebi ise çok basit, bu canlılar sabit bir şekilde durup
hareket edememektedirler. Su akıntısı, bu canlıların ürettikleri atıkların
uzaklaştırılmasına ve ayrıca besin ve oksijenin canlı tarafından alınmasına
neden olur. Tuzlu su akvaryumunda balıkların ve diğer canlıların atıkları suda
yüzmektedir. Bu atıkların sabit duran canlıların üzerine yapışmasını ve canlıyı
rahatsız etmesini, gene su akıntısı önler. Bu akıntının kuvvetli bir şekilde hatta
sabit olmayıp değişken bir yapıda olması önemlidir.
Piyasada birçok değişik kuvvette akıntı motoru
vardır. Buradaki akıntı motorları, olduğu gibi su içersinde olup, bu şekilde
çalışan cinstendir. Eski tipte yani motoru su dışında olan motorlar artık
günümüzde demode olup fazla kullanılmamaktadır.
Büyük akvaryumlar için tipik bir akıntı
motoru..
Akıntının kuvveti ne olmalı ?
Önceden söylediğimiz gibi, tavsiye edilen su
hacminin 5 ile 10 katı büyüklüğünde akıntı yaratılması gerektiğidir. Bu doğru
olmakla birlikte, sadece başlangıçta ve kurulum aşamasında geçerlidir. Eğer ki
akvaryuma renkli sert mercanlar eklenirse, bunların büyümesi ile akıntının
gittikçe düştüğü gözlemlenecektir. Zamanla uygun yere konumlanmamış canlılar
veya önünde başka canlıların olması nedeni ile akıntı eksikliğinden muzdarip
olurlar. Başlangıç için 5 – 10 katı bir akıntı yeterli olacaktır, normal
yoğunlukta canlı beslenmesi durumunda ise en az 10 – 15 katı bir akıntıya
ihtiyaç duyulacaktır. Çok çabuk anlaşıldı ki, daha kuvvetli akıntı motorlarının
(bazen 12.000 Litre) kullanılması
ile,
mercanların bu kuvvetli akıntıya adaptasyonları da hızlı olmuştur.
Kuvvetli akıntıya
maruz kalan mercanlar, düşük akıntıya maruz kalanlardan
çok daha sağlıklı
görünmektedirler. Günümüzde akvaryum
büyüklüğünün 20 katı bir akıntıyı kullanan
birçok akvaryum sever mevcuttur. Sonuç olarak orta
üstü kapasiteye sahip bir
akvaryumda, akvaryum hacminin 15-20 katı bir akıntı kullanıla bilinir.
Kuvvetli bir akıntının da çok iyi olduğunu düşünenler,
bu noktada yanılabilir. Bazı canlılar ise bu kadar yüksek akıntıya ihtiyaçları
yoktur ve çok aşırı akıntıdan rahatsız olurlar. Burada canlıları gözlemlemek ve
akıntı miktarını veya motorun konumunu buna göre düzenlemek gerekmektedir.
En uygun ve
her yere dağılan iyi bir akıntı oluşturmak için, büyük ve kuvvetli tek bir
motor yerine birkaç ufak motor kullanmak çok daha uygundur. Özellikle sabit olmayan
ve değişken akıntı üretebilen motorlar faydalarını kanıtlamıştır. Özellikle tabanda
birikmiş olan atıklar birden bire akıntı yönünün değişmesi ile toplana bilinirler.
Örneğin öncelikli olarak 4 sirkülasyon motoru yerleştirilir. Bu motorlardan 2
tanesi diyelim ki 6 saat çalışsın. Bundan sonra çalışan bu 2 pompa durdurulur
ve diğer 2’si çalıştırılır. Canlıların akıntıya olan tepkisine bağlı olarak,
tabi ki 4 motor’da bir arada çalıştırıla
bilinir. Piyasada bu kontrolü yapabilmeniz için gerekli olan cihazları
bulabilirsiniz (Örneğin timer gibi)
Tatlı
su akvaryumunu bozup tuzlu suya geçmek isteyen birçok akvaristin aklına,
elindeki filtreleri tuzlu suda da kullanıp kullanamayacağı sorusu gelmektedir.
Bu bazı durumlarda mümkün olabilir. Örneğin içersinde ısıtıcı bulunan filtreleri,
tuzlu su akvaryumlarında kullanmak doğru olmaz. Bu şekilde tatlı su
akvaryumunda kullanılan filtreler hangi şartlarda tuzlu su akvaryumlarında
kullanılabilinir ve filtre materyalleri ne olmalıdır bunları aşağıda yer alan
makalede görebilirsiniz.
2. Filtrasyon
A – Mekanik filtrasyon
Mekanik
filtrasyon ile anlatılmak istenilen, hızlı ve sıkça değiştirilip temizlenebilen
bir filtre denmek istenmektedir. Örneğin akıntı motorunun altında bağlı duran
bir Filtrasyon sepeti. Bu çoğunlukla bir parça elyaf yada süngerden ibarettir.
En basit şekli ile “Pislik ve atıklar
akvaryumdan uzaklaşmalı” denilebilinir. Deniz akvaryumu sahibi birinin, ilk
önce bilmesi gereken şey akvaryumda birçok atık maddenin bulunduğudur. Bu
atıklar en kısa zamanda akvaryum ortamından uzaklaştırılması gerekir yoksa
akvaryuma büyük bir yük binebilir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli
husus, mekanik filtrasyon için kullanılan bu filtrelerin en geç 2 -3 gün
içersinde temizlenmesi ve bakımının yapılması gerektiğidir. Bu bakım filtre
materyalin değişmesi (Örneğin elyafın) yada yıkanması ile (örneğin süngerin)
gerçekleşir. Düzenli olarak bakımın ve temizliğin yapılmaması durumunda ise
mekanik filtrasyon yerine biyolojik filtrasyon yapılmaya başlanır. Buradaki biyolojik
filtrasyon olumlu yönde olmayıp akvaryumuna atık yönünden ilave yük
getirmektedir.
Akıntı
motoruna bağlı hızlı bir mekanik filtrenin içine konulan yeni elyaf
Akıntı motorunun mekanik filtrasyon
filtre ile bitmiş halinin görüntüsü.
Sadece 4 gün kullanımdan sonraki hali.
Artık temizlenmesi yada değişmesi gerekmektedir.
Burada
özellikte belirtmek isteriz ki, bu filtrenin kullanılması durumunda, sık sık
temizliği konusunda alışkanlık kazanmamız gerekliliğinin çok önemli olduğudur.
Tekrar etmek istiyoruz “Pislik ve
atıklar akvaryumdan uzaklaşmalı”
B – Biyolojik filtrasyon
Eskiden birçok bölümlerden oluşan Sump filtre
sistemi zamanla yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı Nitrat oluşturmaktadır.
Çünkü atıklar zamanla biyolojik olarak sonuna kadar parçalanmayıp aksine
çoğalmaktadır (Nitrat). Şimdi en basit bir şekilde bakteri yataklarındaki
döngüye bir inceleyelim, gerçekten burada neler olmaktadır.
Amonyak – Nitrit – Nitrat – Nitrifikasyon ve
Denitrifikasyon :
Bu döngünün oluşmasında rol olan bakterilerin yaşam
kaynakları Amonyak (NH3) ve Amonyumundur (NH4; Amanyak’ın suda hidrojen atomu
ile bağ yapması ile oluşur) . Akvaryuma Canlı kayanın ilk konulması ile,
sisteme önce aşırı bir şekilde yük binmektedir. Fakat aynı zamanda sistem için
gerekli olan bakterilerde canlı kayalar ile birlikte gelmektedir. Bu bakteriler
besinlerini az önce belirtmiş olduğumuz gibi Amonyak ve Amonyumdan sağlarlar.
Bunlar nitrosomonas türü bakterilerdir. Bu
bakterilerin besinleri, organik atıkların (Balık yemi, Balık artıkları vs.)
okside olması ile oluşur. Sistem’e ne kadar çok atık bakımından yük binerse,
ortamda o kadar çok bu bakteri kolonileri oluşur. Organik yük azaldığında da
buna uygun olarak bakteri kolonisinde de azalma olmaktadır.
Bakteriler Amonyak seviyesini düşürmekte, bu esnada
ise Nitrit (NO2) seviyesi artmaktadır. Bu noktada farklı bir bakteri olan nitrobakter’ler devreye girer.
Tahmin edileceği üzere bu bakterilerde besin olarak Nitrit’i tüketirler ve
Nitrit’i oksitleyerek Nitrat’a (NO3) dönüştürürler. Burada belirtmek isteriz ki
Amonyak ve Nitrit tüm Omurgasızlar ve balıklar için zehirli bir maddedir,
Nitrat ise bunlara nazaran, özellikle düşük seviyeleri zehirsizdir. Bu aşamayla
birlikte artık son aşamaya gelmiş bulunuyoruz, Denitrifikasyon. Bu döngü
az önce bahsettiğimiz Amonyak -Nitrit – Nitrat döngüsünün gerçekleştiği bol
oksijenli ortamın aksine, oksijensiz ortamda gerçekleşmektedir. Yani canlı
kayanın içlerinde (Yada DSB veya Jaubert sistemindeki taban kumunun altında)
Canlı kayanın içlerinde bakteriler koloni halinde oksijensiz ortamda uygun
besinleri tüketirken, ihtiyaç duydukları oksijeni Nitrat’ı çözerek sağlarlar.
Özellikle birçok bölümleri olan Filtrelerde (Sump
gibi) çok Nitrat oluşabileceğinden, Nitrat seviyesi yavaşçana artarak, sistem
oluşan bu Nitrat ile başa çıkamaz hale gelir. Yani mevcut bakteri kolonileri
tüm Nitratı çözmeye yetmemeye başlar. Aslında bu durumda devreye sokulabilecek
nitrat filtreleri yada başka çözümler düşünüle bilinir fakat sık sık değişiklikler
yapıp düzeltmeye çalışmaktansa, sağlıklı işleyen bir sistem ile değerleri belli
seviyede tutabilmek daha iyidir. Burada birçok faktöre, öncelikli olarak balık
nüfusuna, yemlemeye ve Oksijensiz ortamın çokluğuna (Canlı Kaya) bağlıdır. Ne
kadar çok Canlı Kaya kullanılırsa, o kadar çok bakteri kolonisi olur ki buda o
seviyede düşük Nitrat demektir.
Özellikle kurulum aşamasında, akvaryum biyolojik
olarak henüz hazır olmadığından, tankı gereğinden fazla balıkla aşırı yük
bindirmemek çok önemlidir. Bakteri
kolonileri daha ilk haftalarda gelişim göstermektedir, bu gelişimi uygun su
testleri yaparak ve değerlerin nasıl değiştiğine bakarak gözlemleyebilirsiniz.
İlk önce yüksek bir Amonyak seviyesinin ölçülmesi ve ardından da ölçülen bu
yüksek seviyedeki Amonyağın düştüğünü ve buna paralel Nitrit seviyesin de
artığını görebilirsiniz ve sonrasında ise Nitrit seviyesinin düştüğünü ve
Nitrat seviyesinin artığını görebilirsiniz.
3 – Dış Filtre
Birçok kereler yazarlara Tatlı su’da kullandıkları
dış filtreleri ne yapacaklarını, bunları Tuzlu su sistemlerinde kullanıp
kullanamayacakları sorulmaktadır.
Güzel bir Soru.
Tabi ki dış filtre kullanıla bilinir, özellikle
uygun Filtre malzemesi ile örneğin Aktif Kömür yada Fosfat gidericilerle. Uzun
süreli kullanım ise yukarıda daha önce bahsedilen nedenlerle uygun değildir.
Dış
filtreler ender olarak temizlenmektedir, burada çürümekte olan atıklar/tortular
birikmektedir. Bu dış filtrelerde çok ender olarak oksijensiz ortam
oluştuğundan burada, sudaki Nitrat biyolojik olarak çözüleceğine, Fitre daha
çok Nitrat üretilmektedir. Bu sebeple dış filtreleri uzun vadeli olarak
kullanılmamasını, kullanılsa bile filtre malzemesi olmadan içi boş olarak
kullanılmasını öneririz.
Dış
Filtrelerde Canlı Kayaların kullanılması ise bizim görüşümüze göre uygun
değildir. Zamanla Canlı kayanın yüzeyi Detrius ile kaplanacak (Balıkların
atıkları ve tortu) ve Canlı kayalara sadece ek yük getirecektir. Gene bu
durumda Nitrat biyolojik olarak çözüleceğine zamanla artmaya eğilim
gösterecektir. En iyisi bu tür bir Fitreyi sistemden uzak tutmak ve sisteme
uygun bir Protein Skimmer kullanmaktır. Protein Skimmer’ın çalışma prensibini
daha sonra sizlere anlatacağız. Tüm bakteri kolonilerin etkinliğini artırmada,
önemli olan iyi bir Protein Skimmer’ın kullanılmasıdır. Sisteme ağır yük
getirebilecek organik atıklar daha en başından sistemden uzaklaştırılıp
bakterilerin aşırı yük’e maruz kalması önlenir.
Umarız bu makale ile de bilgi arayan sizlere
yardımcı olabilmişizdir.
Yazarlar
Frank Diehl, Robert Baur-Kruppas © 2004 by http://www.matuta.com
ve http://archiv.korallenriff.de
Çeviri : Suat
Özdemir mail: suat@ozdemirr.com